haber
Kullanıcı Adı
Şifre

Demeçler   Konferanslar   Araştırma

4.12.2019

TÜSİAD YİK Toplantısı Yapıldı

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski: "Ekonomimizde yeniden dengelenme olduğundan bahsedilirken, dış borç oranımızın milli gelirin %62’si gibi daha önce hiç karşılaşmadığımız bir seviyede olduğunun bilincinde olmamız gerekiyor. Bütçe açığı bir seferlik gelirler hariç bırakıldığında %5’in üzerine çıkıyor. Herhalde bu nedenledir ki iktisadi kesimlerde tedirginlik yaratan düzenlemeler içeren yeni vergi tasarısı yeterince istişare edilmeden Meclis’ten geçirildi"...

TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan: "Ülke olarak kaynaklarımız kıt. Ne doğal kaynaklar, ne sermaye ne de nitelikli insangücü açısından zengin değiliz. Bu nedenle kıt kaynakları sorumsuzca harcamayalım. En verimli şekilde kullanalım. Bir iş yapılacağı zaman işi ehline bırakalım. Harcamalar şeffaf olsun ki, paranın doğru kullanıldığı ve kayırmacılık yapılmadığı konusunda kimsenin şüphesi olmasın. Enerji sektöründe, altyapı yatırımlarında, kentsel dönüşümde ve hatta eğitimdeki planlama hatalarının bedelini hepimiz ödüyoruz"...

TÜSİAD YÜksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısı, 4 Aralık 2019 tarihinde Ankara'da yapıldı. Toplantıda TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski ve TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan'ın konuşmalarından önemli bölümleri aşağıda özetle sizlere sunuyoruz. 

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski:

Küreselleşme vites değiştiriyor. Göstergeler tarife dışı koruma eğilimlerinin güçleneceği, bölgesel gruplaşmalar etrafında şekillenecek bir döneme girdiğimizi düşündürüyor. Hesabımızı da buna göre yapmalıyız. Bunlarla baş etmek için Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi daha iyi ve güçlü bir düzeye, derinliğe getirmeliyiz. Karşılıklı şikayetlerimizi müzakereler yoluyla gidermeye çalışmak zorundayız. 

Ekonomi büyümeye geri dönülmesine rağmen bugün yatırım ortamının iyileştiğini, kırılganlıkların sona erdiğini söylemek henüz mümkün değil. Güven ortamını yeniden tesis etmeliyiz; bunu yapmanın yolu; hukuk devleti ilkelerini gerçek anlamda uygulamaktan, rekabetçi piyasa ekonomisi ilkelerinden taviz vermemekten, para ve maliye politikalarında tutarlı ve öngörülebilir hareket etmekten geçiyor. 

Zira ekonomimizde yeniden dengelenme olduğundan bahsedilirken, dış borç oranımızın milli gelirin %62’si gibi daha önce hiç karşılaşmadığımız bir seviyede olduğunun bilincinde olmamız gerekiyor. Özel sektör bir miktar döviz borcu geri ödemesi yaparken, bu kez kamunun döviz ağırlıklı borçlandığını görüyoruz. Bütçe açığı bir seferlik gelirler hariç bırakıldığında %5’in üzerine çıkıyor. Herhalde bu nedenledir ki iktisadi kesimlerde tedirginlik yaratan düzenlemeler içeren yeni vergi tasarısı yeterince istişare edilmeden Meclis’ten geçirildi. Kayıtlı kesimin üzerine daha fazla yük getiren bu düzenleme, yıllardır beklediğimiz, vergiyi tabana yayacak, vergi adaletini sağlayacak ve kayıt dışılığı azaltacak reformlar içermemekte; kamu açığının süratle kapatılması gayesi taşımaktadır. Ancak vergi bazının tahrip olması, kamu açığından daha ciddi bir sorundur. "

TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan:

"Son yılların yorucu temposunun ardından nispeten biraz daha sakin bir gündemle toplandık.  Hiç şüphesiz en kötünün geride kalması, mevcut durumun çok iyi olduğu anlamına gelmiyor. Geçtiğimiz sıkıntılı dönemin izlerini henüz üzerimizden tam olarak atamadık. Örneğin, ekonomide enflasyonun düştüğünü görüyoruz ama bu hayat pahalılığının olmadığı anlamına gelmiyor.  Sadece fiyatların artış hızı azalmış durumda. Hatta, baz etkisi ortadan kalktığında önümüzdeki aylarda yeniden bir miktar artış görmemiz de olası. Faiz oranlarındaki gerileme ve kamu bankalarının uyguladığı kredi genişlemesi sayesinde tüketim kıpırdamaya başladı.

Geçen gün açıklanan verilerin de gösterdiği gibi ekonomi yeniden büyüme sürecine giriyor. Öte yandan, gerek iç talep, gerek dış talep üzerindeki baskılar hızlı büyümenin önünde engel oluşturuyor. Son işgücü istatistikleri geçen yıldan bu yana istihdam edilen kişi sayısında 800 bine yakın azalış olduğunu ortaya koyuyor. Ekonomik daralma düşük gözükmesine rağmen işsizliğin bu kadar yüksek seviyelere gelmiş olması son derece endişe verici. Bu durumun çözümü için sadece büyümenin geri dönmesini beklemek yetmeyebilir, ilave tedbirler alınması gerekebilir. Dış talep de dünya ekonomisindeki yavaşlamadan olumsuz etkileniyor. Bu durum büyüme hızımızı yavaşlatacak. Tarihsel olarak Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı olan dış açık, TL’deki hızlı değer kaybı ve daralan iç talep sayesinde kapandı ve dış borçlanma hız kesti. Büyümenin geri dönmesiyle beraber dış açık sorununun hortlamaması için üretim yapısında radikal değişiklikler gerekiyor. Bunun için öncelikle yatırım ortamının iyileşmesi lazım. 

Ülke olarak kaynaklarımız kıt. Ne doğal kaynaklar, ne sermaye ne de nitelikli insan gücü açısından zengin değiliz. Bu nedenle kıt kaynakları sorumsuzca harcamayalım. En verimli şekilde kullanalım. Bir iş yapılacağı zaman işi ehline bırakalım. Harcamalar şeffaf olsun ki, paranın doğru kullanıldığı ve kayırmacılık yapılmadığı konusunda kimsenin şüphesi olmasın. Aksi halde ulaşmak istediğimiz hedeflere ulaşamayız. Üstüne bir de lüzumsuz yere kaynak israfı ve çevre tahribatı yapmış olur, para ve zaman kaybederiz. İşte enerji sektöründe, altyapı yatırımlarında, kentsel dönüşümde ve hatta eğitimdeki planlama hatalarının bedelini hepimiz ödüyoruz. "

Yıllık Rapor